Zeynep özyağcılar henüz altı yaşındayken Devlet opera balesi sınavlarına giriyor ve yüz puanla kabul ediliyor oyunlarda görev alıyor, hocalarının çok beğendiği bir dansçı oluyor, zamanla farklı dans türleriylede kendini besleyip gerçekten iyi bir dansçı oluyor bunları biliyoruz.
Neden kariyerine dansla devam etmedin? Neden tiyatro ?
Benim gibi tiyatrocu aileden gelenlerde hep böyle bir korku olur, vasat olmayı
bile kabul edemezsniz istesenizde kendinizi uzak tutmaya çalışırsınız mesela
abim boğaziçi kimya mezunu, işletme mastırı yaptı.Bense sahnede büyüdüm,
vicudumu eğittim ,kendimi eğittim ,duygularımı vicudum ve ruhumla anlattım sonra
dedim ki kendime neden önyargıların ve luzumsuz kaygıların kurbanı olayım?
yazdığım oyunları yönettim, oynadım, o oyunlarda dans da ettim. Saint-Michel
Fransız lisesininde büyük desteğiyle yurtdışında bir çok başarı elde ettim ve
dedim ki galiba ben bu işi kıvıracağım ailemde ikna oldu. Babam bu kız sadece
oyuncu değil tiyatro insanı olacak dedi. Böylece konservatuar sınavlarına
girmeye karar verdim.
Sınava girerken içinizde hiç korku yokmuydu ya olmazsa
diye ?
Bu işi çok seviyordum ve çok istiyordum bu sebeple çok iyi hazırlandım.Deniz
özmenle çok güzel iki parça ve şiir hazırladık ,elimden geleni yapmıştım bundan
dolayı içim rahattı.Kazanamazsam yine denerim olmadığı noktada yazar olarak,
dramaturg olarak vesaire tiyatronun içinde olup dansa devam ederim diyordum
Çok heyecanlandınız mı?
Heyecan olmazmı :) sınava girmeden önce titriyordum. Karşımda Yıldız kenter. Haldun dormen ,Engin uludağ, suat özturna, Mehmet birkiye ,Aslı yılmaz,Yeşim alıç ..Ama başlayınca tiradıma sakinleştim ,bana güzel bakan gözleri gördüm, olacağını hissetmiştim ve başardım .Kazandığımı öğrendikten sonra yıldız hoca beni kutladı ve torunum gurur duydum seninle dedi, Haldun hocada harika bir destek ve sözlerle beni onurlandırdı, Engin hoca hala karşılaştığımızda benim giriş sınavımı anlatır...
Yıldız Kenter sanıyorum anne ve babanızında hocası... Sizi
benzetirmiydi onlara? oyunculuğunuzu, öğrenciliğinizi ?
Ben gerçekten çalışkan bir öğrenci oldum .Öğrenmeye açtım, dışardada hiç iş
yapmadım bu dönende sadece çalıştım mesela 2 parça isteniyorsa ben 4 parça
hazırlardım, kendimde neyi eksik görüyorsam onların üstüne giderdim. Annemde
dersleri hiç kaçımazmış çalışkan ve çok yetenekliymiş ama babanın okulda tembel
olduğunu biliyorum haytaymış babam hala o günlere geri dönsem der... Yıldız
hocaya daha önce sizin sorunuzu başkasıda sormuştu. Yıldız hoca zeynep ne
annesine benziyor ne babasına o bambaşka demişti.
Konservatuar yılları nasıl geçti ?
Çoğu kişi sınıfı için aynı şeyi söyler ama yinede söyleyeceğim muhteşem bir
sınıfa sahiptim eminim bütün arkadaşlarım ileride çok iyi yerlere gelecek .Hocalarımdan
olduğu kadar arkadaşlarımdanda çok şey öğrendim.Konservatuar demek bence kendini
acımasızca tanımak demek... Tüm zaaflarını ,eksikliklerini, kalbindeki
güzellikleri,çirkinlikleri, ne olup, ne olamayacağını, ne kadar sabırlı olduğunu,
bu işi gerçekten isteyip istemediğini, hayatta nerde durmak istediğini
öğrendiğin yıllar bunları özellikle oyunculuk bölümü öğrencileri için söylüyorum
çünkü ortaya dökmediğin hiç bir sırrın zayıflığın yada gücün kalmıyor bu sebeple
sınıf arkadaşlığı çok başka oluyor öyle ki belki görüşmediklerim bile beni
ailemden iyi tanıyor olabilir... Okulda daha anlayışlı olmayı öğrendim,
teslimiyeti kabul etmeyi, dostluğu... Çok çalıştım, çok şey öğrendim ve çok
eğlendim en güzel yıllarımdı diyebilirim... Kısacası beni daha iyi bir insan
yaptı konservatuar ve şu an ne yapıyorsam okulun ilk iki yılında öğrendiklerimin
üstüne bişeyler koyarak yapıyorum. Geri dönmeyecek yıllar, yeni arkadaşlarımada
kendilerini olabildiğince deşmelerini ve bu işe devam edeceklerse bıkmadan daha
çok şey öğrenmeye çalışmalarını dilerim... En çok kitap okuyup, en çok
eleştirilecekleri yıllar..
Siz konservatuardayken Guıldhall music and drama
school'dan davet aldınız (judie dench, orlando bloom gibi ünlülerin mezun olduğu
yüz yılı aşkın süredir var olan bir okul)ama Türkiyeye dönüp okulunuzu
bitirdiniz hayatınız bambaşka yerlere gidebilirdi... pişman oldunuz mu ?
Orada olduğum zaman çok ileri bir tekniklerinin olduğunu doğaçlama özellikle
vicut kullanımı üzerine fazlaca düştüklerini gördüm. Oyunculuğumun yanı sıra
dansçı olmam beni istemelerinin büyük nedenidir sanıyorum ama temelde oyunculuk
ve tiyatro dediğin şey aynı, kulağımızı farklı elle tutuyoruz yalnızca,belki
biraz eskiyiz o kadar... Dönme sebebim öncelikle Türkiyede bişeyler yapmayı
istemem kendi dilimde ve toprağımda... Kendimi, kendi insanlarıma anlatamadan
dışarya açılmak istemedim .Öbür sebebim ise daha öncede bahsettiğim harika
yetenekli arkadaşlarım ve mezuniyet oyunumuzun hayali.Fakat geldiğimde bir çok
arkadaşımız okuldan diziler ,sinema filmi yapmak için ayrılmıştı ,o sıra kısa
bir pişmanlık yaşadım ama sonra geçti .İyiki buradayım belki ilerde giderim :)
Profesyonel olarak tiyatroya başlamanız nasıl oldu ?ve
ardından neler değişti ?
Leyla ile Mecnunun
seçmelerine katıldım ve kazandım. Oyunda hem leyla, dansçı ve meddah olarak
görev aldım. Ali Taygun'un yönetmenliğinde bir işti ve farklı eğitimlerden
gelmiş yaklaşık yüz kişi var olma savaşı veriyordu ilk başlangıç için biraz
fazla kanlıydı diyebilirim .Çok sıkıntılı aynı zamanda çok güzel zamanlardı .Cok
şey öğrendim, ne kadar sabırlı olduğumu ve hak edenin ,saf bir yürekle kimseyi
ezmeden sadece çalışmanın önünde sonunda insana geri döndüğünü gördüm .Bu iş
bana önce iki kişilik oyunum Ödül'ü ardından vişne bahçesini ve son olarak
bekleme salonu adlı oyunu getirdi.Çok güzel bir destek gördüm ve zamanla kimseye
kızmamaya başladım herkes kabul görmek istiyor ve bazan çirkinleşebiliyor .Herkesi
anlıyor ve saygı duyuyorum içimde ise o en ağır yük olan kinden eser yok. Arada
evime (konsevatuar) gidip dert yanıyorum. Kızan, küstüren canım hocalarımın anne
baba kaygısında olduğunu ,yaptıkları herşeyin hayatı göstermek için olduğunu
insan çok sonra anlıyor.İşimi yapıp kardeşçe yoluma devam ediyorum.
Seyirciyle buluşmanız nasıl oldu neler hissettiniz ?
Bu işimizin en güzel yanı alkışları duyduğunuz an herşey bitiyor ve yeni umtlar
yeşeriyor ,ağrılar diniyor ,yaralar sarılıyor bakıldığında iki el birbirine
vuruyor ama bence bu gerçekten büyü..Gelen mailler , çiçekler, insanlarn imza
alıp fotoğraf çekmesi bunlar çok güze şeyler.Hele bir engel (siz)li seyircinin
göz yaşları içinde boynuma sarıldığı günü unutamıyorum yada küçük bir kızın
fuayedeki resmimi öperken gördüğüm anı bir çok anım var ve bunları hiç bir ödüle
değişmem.. bu tek yürek olmak , bir olmak .. çok çok güzel..
Hep birbirinden farklı ,güzel roller oynadınız ve
yaptığınız işler çok konuşuldu fakat tiyatroya gelen insanlar sizi tanımıyor.
Bundan sonra tiyatro dışında planlarınız varmı ?
Öncelikle tiyatro hayatımda hep var olacak çünkü hem insan olarak hemde oyuncu olarak beslendiğim yer sahne.Bunun dışında üzerinde çalıştığım iki tiyatro metni var .Hep cesaretsizlikten yarım bıraktım ama söyleyecek söz birikti ,oyun yazıyorum.Kendimi geliştirip üzerinde yoğunlaşıp yönetmek istediğimde bir kaç oyun var ,kadın gözüyle bakılması gerektiğine inandığım yani ileride yönetmen olarakda görebilirsiniz beni.Bunların dışında tabiki tiyatro dışında işlerde yapmak isterim kaliteli bunca yıl beklediğime değecek bir sinema filmi yada dizi neden olmasın herşeye açığım .İçimde biriktirdiklerimi daha çok insanın görmesini isterim ama herkesin bir zamanı var ben o zamanı bekliyorum belkide şu an o zaman.
Bir genc, tiyatro insanı olmayı istediği takdirde neler
yapmalı nasıl davranmalı?
İnsanı sevmek, tüm haliyle insanı anlamak ,anlatma ihtiyacı duymak,yüreğindeki çirkinliklerden dahi korkmamak, ülkesini toprağını bilmek, geçmişini bilmek, politik olarak nerde durduğunu bilmek, çok okumak, çok çalışmak , çok izlemek, üretmeyi durdurmamak, öğrenciliği bitirmemek,sabırlı olmak, bir çokları için önemli değil ama benim için merhametli olmak ama profesyonelliği elden bırakmamak,disiplin ve saygı olmadan tiyatroda var olunamayacağını bilmek,sınırlarını bilmek ve onları hep zorlamak,hayata karşı bir eleştiri sahibi olmak, ters giden şeyleri dert edinmek, devamlı soru sormak, küsmemek, cesur olmak,bu işi çok sevmek ve hep var olmayı istemek, seyirciyi aptal yerine koymamak,seyirciyi dahi yerinede koymamak ve onlara yalan söylememek..Bizler onlara hayatlarında göremedikleri gerçekliği sunuyoruz sanat herzaman hayattan gerçek . Listeyi daha uzatabilirim :)
Şimdi herşeyi bir kenara atalım Zeynep'e gelelim. Zeynep
ne istiyor? Hayatın neresinde? İnsan Zeynep'i konuşalım biraz..
İnsan kalmak :) Hayatta ters giden çok şey var, haksızlıklar var, ihanet, savaş, açlık..Herhalde en zor şey insan kalabilmek. Ben insanları, hayvanları tüm canlılar seviyorum (üç kedim ,bir köpeğim var)gücüm yettiğince herkese yardım ediyorum tüm canlılara çünkü mutluluğu paylaşmadan mutlu olunamayacağını öğrendim. Bana en acı veren insana bile kıyamıyorum aklımdan kötü şeyler geçiyor tabi zaman zaman ama tüm gücümü hala çocuk kalmış kalbimden alıyorum yani güçlüyüm ama kalbim yumuşacık.Şöyle özetleyeyim Zeynep mutlu çünkü inandığı işi yapıyor, inandığı dostları onu seven bir ailesi var. Hayatının başında zeynep ve yapmak istediği çok şey var zaman yetmezse diye arada bir kaygılanıyor ama yapamasa bile istediği yola adadığı bir hayatı var,sevginin herşeyi iyileştirdiğine inanıyor, mucizelere inanıyor.Zeynep fedakar onu çağaran herkese canını veriyor sonra pişman olduğuda oluyor ama biliyor insan sevebildiği kadar insandır.Zeynep ağlarken gülüyor ,hayatla savaşıyor çok mükemmeliyetçi bu hayatını zorlaştırıyor ama kötü yönleriylede barışık ,ego ve hırsı hayatında istemiyor , kindar insanlara acıyor... Yapmak istediklerini biliyor ama zeynep'i işler istediği gibi gitmediği takdirde bir köyde sadece dometes ekip süt sağarken görebilirsiniz ve emin olun yine temizdir yine mutludur..önce insan.
Güzel insan, güzel oyuncu, güzel dost, güzel hala ( zeynep
devamlı yeğeni emreden bahsediyor) Zeynep Özyağcılar...
Ben seni tanıdığım için çok mutluyum. Son olarak eklemek istediğin birşeyler
varmı ?
Oyuncular ve oyuncu adylarının tiyatroyu bırakmamalarını istiyorum tiyatro dışında ne yaparlarsa yapsınlar hayatlarında tiyatroyu eksik etmesinler çünkü böyle giderse kırk yıl sonra duayen oyuncumuz kalmayacak şimdi duayen diye saydığımız o ayuncuların hepsi deliler gibi tiyatro yaptılar gençliklerinde yani dizide oynamak için sadece bunu yapmak için konservatuar okumayın buişe kendinizi adayacaksanız yapın. Cesur gençlere ihtiyacı var sanatın ne olur kalemlerinizi kırmayın kötüde olsa yazın çizin çekin yönetin bir dahakine daha iyisini yaparsınız .Genel olarak insanlara dönecek olursam ayda en az 1 oyun seyredin şu vaktim yok ve bana sahte geliyor saçmalığını bırakın ( Bu lafı edip hiç tiyatroya gitmemiş insan tanıdım )
Çoğu azı önemli değil zaman dayanışma zamanı çağdaş yaşamı destekleme derneği ,hayvanları
koruma derneği, LÖSEV bunun gibi yardımda bulunacağınız bir çok dernek var.
Sağlıklıysak kenara atabilecek birazda paramız varsa bunu yapabiliriz. Her
canlıdan sorumlu olduğumuzu unutmayalım, tek bir insanı değiştirerek,
yetiştirerek dünyayıda değiştirebiliriz bu inanç ve bitmeyen umudumuzla çok
güçlüyüz sadece bunun farkında olmalıyız
Çok teşekkürler.
Şansınız ve yollarınız açık olsun ...